Arcane
Bu dizi hakkında duygularımı nasıl ifade edeceğimi tam olarak bilemiyorum. İki sezonun ardından final vermesiyle büyük bir boşluğa düşmüş olmam emin olduğum tek hissiyatım. 2021 yılında ilk sezonu ile seyirci karşısına çıkan Arcane, Riot Games ve Fortiche Production iş birliği ile yapılan bir animasyon-aksiyon serisidir. Riot Games aslında, League of Legends, Valorant gibi ücretsiz oyunların yapımcısı olmakla ünlü bir firma. Bu oyunların dünya çapında kesinlikle çokça oynanan oyunlar olduklarını da belirtmek lazım.
League of Legends, beş güçlü şampiyondan oluşan iki takımın birbirlerinin üslerini yok etmeye çalıştığı takım çalışmasına yönelik bir strateji oyunudur. League of Legends Evren’inde geçen oyunun karakterlerine “şampiyon” adı verilir ve bu karakterlerin hepsinin birer hikayesi bulunur.
Arcane dizisi, Piltover ve Zaun denilen bir bölgede geçer. Oyunda bulunan bazı karakterler de bu bölgede yaşayan karakterlerdir. Dizi de bu karakterlerden bazılarını baz alarak, onların hikayelerini anlatır. Dizide LoL karakterleri olan Vi, Jinx, Jayce, Caitlyn ve Ekko karakterlerini görmek mümkün.
Zaun ve Piltover, Arcane dizisinin temelini oluşturan, aynı dünyada ancak zıt koşullarda var olan iki şehir-devlettir. Piltover, zenginliğin ve teknolojik ilerlemenin merkezi, “İlerleme Şehri” olarak bilinirken; Zaun, onun gölgesinde kalan, yoksulluk ve kargaşanın hüküm sürdüğü, “Yeraltı Şehri”dir. Piltover’ ın zengin ve elit kesimi, Hextech adı verilen sihirle bilimi birleştiren teknolojilerle güçlenirken, Zaun ‘da kimyasal endüstri ve yasadışı faaliyetler halkın yaşamını belirler. Bu iki şehir arasındaki sosyal, ekonomik ve ahlaki uçurum, dizinin merkezindeki yer alan çatışmanın ortaya çıkmasına sebep olur. Arcane, bu iki dünya arasındaki gerilimler ve çatışmalar üzerinden, Vi ve Powder (Jinx) kardeşlerin hikâyesini baz alarak bizlere sürükleyici bir hikâye sunar. Aile bağları, ihanet ve gücün yozlaştırıcı etkisi gibi evrensel temaları işlerken her karakterin derinlemesine tasarımıyla tüm duyguları sonuna kadar hissettirir.
Arcane dizisinin, tüm zamanların en iyileri arasına gireceği şüphesiz bir gerçek. Imdb’ de iki sezon sonrasında 9,0 gibi çok yüksek bir not almasının yanında, tüm bölümler arasında en düşük not alan bölümler 8,5 puana sahip. Eğer aklınıza “e oyunu oynayanlar gelip iyi puan vermiştir” gibi bir düşünce gelirse, sizleri hayal kırıklığına uğratmak zorundayım. Oyunu hiç oynamamış olan birçok kişi için dahi muhteşem bir dizi ki hikâyeyi takip etmek veya anlamak için oyunu oynamış olmak da gerekmiyor. Peki neden bu kadar iyi?
Her şeyden önce karakterlerin tasarımları, detayları, duygusal derinlikleri, 3D animasyonu ve el çizimi ile harmanlanarak kendilerine has animasyon ile görsel açıdan bir ziyafet sunuyor. Hem karakterler hem çevre tasarımı, ilk bakıştan itibaren insanı direkt olarak kendine çekiyor. Animasyonun akıcı ve etkili yapımı sayesinde de görsel şov bekliyor sizleri. Dizi, her anı, her duyguyu en iyi şekilde aktarabilmek adına görselliği en üst seviyede tutuyor. Bu şovun en dikkat çektiği anlar ise kesinlikle aksiyon sahneleri. Her aksiyon sahnesinde ekrana kilitlenip kalıyorsunuz.
Görselliğin güzelliğine kapılıp gitmişken bir de o ana tam olarak uyan, duyguları tavan yaptırtacak müzikler giriyor. Müzik seçimleri bu kadar etkileyici olan dizi ve film sayısı çok fazla olmasa gerek. Arcane bu alanda da tarihin en iyileri arasına girebilir dersek abartmış olmayız herhalde. Hikâyenin merkezinde yer alan karakterler başta olmak üzere, genel olarak seslendirmelerde de aynı şekilde harika bir iş çıkarılmış.
Görsellik, müzik ve aksiyon tavan yapmışken, diziyi alıp bir üst noktaya daha taşıyan etken ise hikâye anlatımı ve karakterler. İlk olarak, karakterlerin nasıl şartlarda yaşadıkları, nelerle meşgul oldukları ve çevreleri açıkça gösterilerek Zaun ve Piltover bölgelerinin gösterimi ile nasıl bir dünya olduğu gösterilir. Her karakterin ilerleyişini, düşüşünü ve değişimini çok açık bir şekilde hissettiriyor dizi. Hikâye ilerlerken, karakterlerin neler yaşadığını gözlemlerken, yaşadıkları değişimleri, hissettikleri duyguları onlarla yaşamakta hiçbir zorluk çekmiyorsunuz. Belki de dizinin en iyi yaptığı şeylerden birisi kişide, klasik iyi ve kötü karakter tabirini direkt olarak birilerine söyletmemesi. Her karakterin kendine ait getirmiş olduğu derinlik, basit bir karakter olmaktan onları çıkartarak, öylesine bir karakter değil, her birini özel hale getiriyor. Bu sayede izleyici hem karakterle bağdaşıyor hem de kendisini o karakterde bulabiliyor. Karakterler sürekli ahlaki gri bölgelerde gezinirken, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu sorgularken, izleyici bir anda sanki oradaymış gibi aynı soruları kendisine soruyor, sanki olaylara bir etkisi olabilecekmiş gibi. Bu hissiyat, hikâyenin içinde olma hissiyatı, diziyi alıp başka bir noktaya getiriyor. Karakterleri ezelden beridir tanıyormuş hissini vermesi de cabası.
Hikayesiyle sürükleyip götüren, müzikleriyle başka dünyalara daldıran, karakterleriyle yeni insanlar tanıdığınız bu diziyi kesinlikle izlemenizi, hiç olmazsa bir göz atmanızı tavsiye ederim.

Bilal
Yazar/Editör